Türk hukukunda evlatlıktan ret davası adı altında bir dava bulunmamaktadır. Halk arasında ve özellikle filmlerde sıkça duyulan “seni evlatlıktan reddediyorum” ifadesi yalnızca mecazi ve günlük dilde kullanılan bir söylemdir. Hukuken böyle bir dava türü mevcut değildir. Ancak uygulamada bu kavrama en yakın düzenleme, Türk Medeni Kanunu’nun 510-513. maddelerinde yer alan “mirasçılıktan çıkarma” (ıskat) kurumudur. Dolayısıyla evlatlıktan ret davası, aslında mirasçılıktan çıkarma davası olarak kabul edilmektedir.
Mirasçılıktan çıkarma, miras bırakanın saklı paylı mirasçısını belirli sebeplere dayanarak mirastan mahrum bırakmasıdır. Bu işlem geri dönüşü olmayan ve kesin sonuç doğuran bir ölüme bağlı tasarrufla yapılır. Kanun, mirasçılıktan çıkarma sebeplerini açıkça sınırlı olarak düzenlemiş ve uygulamanın yalnızca bu hallerde yapılabileceğini belirtmiştir.
Kanuna göre mirasçılıktan çıkarma şu iki durumda mümkündür:
- Mirasçının miras bırakana veya onun yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesi,
- Mirasçının miras bırakana ya da ailesine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi.
Burada ayrıca saklı paylı mirasçıların kimler olduğunu da bilmek gerekir. Saklı pay hakkına sahip mirasçılar; miras bırakanın altsoyu (çocukları, torunları), anne ve babası ile sağ kalan eştir. Bu kişiler dışında kalan mirasçılar üzerinde miras bırakan serbestçe tasarrufta bulunabilir.
Mirasçılıktan çıkarma, cezai mirasçılıktan çıkarma (TMK 510-512) ve koruyucu mirasçılıktan çıkarma (TMK 513) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Evlatlıktan Ret Davası Nedir?
Gündelik kullanımda evlatlıktan ret davası, çoğunlukla ebeveyn ile çocuk arasındaki bağın koparılması anlamında kullanılmaktadır. Hukuken ise bu kavram mirasçılıktan çıkarma davası ile karıştırılmaktadır.
Soybağının reddi davası ile evlatlıktan ret birbirinden farklıdır. Soybağının reddi davası, çocuk ile baba arasındaki soybağının ortadan kaldırılması amacıyla açılır ve aile hukuku çerçevesinde değerlendirilir. Buna karşılık mirasçılıktan çıkarma, miras bırakanın ölümünden sonra sonuç doğuran ölüme bağlı bir tasarruftur ve doğrudan miras hukukuna ilişkindir.
Evlatlıktan ret olarak anılan davalarda, asıl amaç mirasçının mirastan pay almasını engellemektir. Bu nedenle söz konusu dava asliye hukuk mahkemelerinde görülür ve ölüme bağlı tasarruf vasiyetname veya miras sözleşmesi ile yapılır.
Cezai Mirasçılıktan Çıkarma
Türk Medeni Kanunu’nun 510. maddesi, cezai mirasçılıktan çıkarma sebeplerini sınırlı olarak düzenlemiştir. Bunlar:
- Mirasçının miras bırakana veya onun yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesi,
- Mirasçının miras bırakana veya ailesine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde ihlal etmesi.
Buradaki “ağır suç” kavramı ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkûmiyet gerektirmez. Önemli olan, işlenen fiilin aile bağlarını koparacak derecede ağır olmasıdır. Örneğin miras bırakana yönelik şiddet, ağır hakaret, sahtecilik, dolandırıcılık gibi eylemler bu kapsamda değerlendirilebilir.
Yargıtay içtihatlarına göre; miras bırakanı dövmek, hakaret etmek, ona karşı iftira atmak, sahtekârlık yapmak veya sadakat yükümlülüğünü ihlal etmek (zina gibi) mirasçılıktan çıkarma nedeni sayılmaktadır.
Mirasçılıktan Çıkarmanın Usulü ve Sonuçları
Mirasçılıktan çıkarma, mutlaka ölüme bağlı bir tasarruf ile yapılır. Bu tasarruf;
- Vasiyetname şeklinde olabilir,
- Ya da bir miras sözleşmesi ile düzenlenebilir.
Mirasçı, mirastan çıkarıldığında;
- Miras hakkını kaybeder,
- Tenkis davası açma hakkı bulunmaz,
- Hukuken miras bırakandan önce ölmüş gibi kabul edilir.
Ancak mirastan çıkarılan kişinin altsoyu (çocukları) varsa, onlar bu hakları miras bırakanın yasal mirasçılarıyla birlikte kullanmaya devam ederler.
Mirasçılıktan Çıkarmaya İtiraz ve Af
Mirasçılıktan çıkarılan kişi, belirli şartlarda bu duruma karşı itiraz edebilir. Bu itiraz:
- Mirasçılıktan çıkarmanın iptali davası,
- Ya da tenkis davası şeklinde gündeme gelir.
Eğer ölüme bağlı tasarruf, şekil şartlarına aykırı yapılmışsa, miras bırakanın ehliyeti yoksa veya iradesi sakatlanmışsa, çıkarma işlemi iptal edilebilir. Bu durumda mirasçı, hiç çıkarılmamış gibi mirastan pay alır.
Ayrıca miras bırakan, sağlığında mirasçısını affedebilir. Ancak bu affın geçerli olabilmesi için yeni bir ölüme bağlı tasarruf ile ifade edilmesi gerekir. Aksi halde eski çıkarma işlemi geçerli olmaya devam eder.
Koruyucu Mirasçılıktan Çıkarma (Borç Ödemeden Aciz Sebebiyle)
Koruyucu mirasçılıktan çıkarma, TMK m.513’te düzenlenmiştir. Buna göre, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan bir mirasçının, saklı payının yarısı mirastan çıkarılabilir. Ancak bu kısım, mutlaka mirasçının çocuklarına bırakılmak zorundadır.
Eğer miras açıldığında aciz belgesinin hükmü kalmamışsa veya borç miktarı miras payının yarısını aşmıyorsa, mirasçı çıkarma kararının iptalini talep edebilir.
Mirasçılıktan Çıkarmanın İptali Nedir?
Mirasçılıktan çıkarma işlemi, her zaman geçerli ve kesin kabul edilmez. Eğer:
- Miras bırakan tasarrufu yaparken ehliyetsizse,
- Yanılma, aldatma veya zorlama ile bu tasarrufu yapmışsa,
- Tasarrufun içeriği hukuka veya ahlaka aykırı ise,
çıkarma işlemi iptal davası ile geçersiz kılınabilir. Bu durumda mirasçı, sanki hiç çıkarılmamış gibi mirastan pay alır.
İptal davalarında ispat yükü, çıkarma tasarrufundan yararlanan kişiye aittir. Bu nedenle ölüme bağlı tasarrufta çıkarma sebebinin somut olaylara ve delillere dayandırılması büyük önem taşır.
Bir Yorum Yap